top of page

Hint Dinleri

Günümüzde Hindistan’da çok sayıda din vardır. Hint dinlerinin bir bölümü, Hindistan’da doğup gelişmiştir ve bölgeye özgü özellikler taşır. Hinduizm, Budizm, Caynizm ve Sihizm bu dinlerdendir.

Hinduizm

   Çeşitli görüşleri, dini inanışları, mitolojik davranışları ve ibadetleri içine alan ve Hindistan’da yaşayan Hinduların tâbi olduğu inançlar ve görenekler ile dini ve sosyal kurumların tamamına verilen ad. Tek başına bir dini inanış biçimi olmaktan ziyade sosyal bir sistem olarak yaşayan Hinduizmin dini temelleri Veda dinine ve Brahmanizme dayanmaktadır. Bu sebeple zamanımızda Brahmanizmle Hinduizmin birbirinin yerine kullanıldıkları görülmektedir.

   

   Hindular kendi dinlerine Sanatana Dharma (başlangıcı ve sonu olmayan din) derler.

   

   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

   

 

   Tarih bakımından M.Ö 2000 yılın son yüzyıllarında Hindistan’a yerleşen Hintlilerin kutsal saydıkları “Vedalar” adlı İlkçağ metinlerine dayanan Hinduizm, M.Ö. 1200-500 yılları arasında Hint yarımadasını işgal eden Ârilerin dini inanışı hâline geldi. Daha sonraki zamanlarda bazı değişiklikler göstererek zamanımıza kadar ulaştı.

   

   Hinduizm’in belli bir kurucusu, inanç ve ibadet sistemi yoktur. Herkes istediği biçimde ibadet etmekte özgürdür. Her yerde ibadet edilebilir. Hinduizm’in tapınakları da vardır ama ibadetler topluca yapılmaz.

 

   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

   

 

 

 

 

   

 

   Hinduizmde iki temel inanç esası vardır: 
 

Birincisi; tenasüh, yani ruhun bir bedenden başka bir bedene geçmesi inanışıdır. Hinduizme göre varlıkların ruhları, öldükten sonra başka bir varlığın bedenine dönebilirler. Tenasüh yoluyla ruhların yükselmeleri düşünüldüğü gibi, yaptıkları işlere göre aşağı derecelere indikleri de kabul edilir.

   İkinci temel inanış ise kast sistemidir. Halkı birbirinden ayrı dört sınıfa ayıran bu sistemin birinci sınıfı, Brahmanlardır. Bunlar Brahma inanışının kudsi rahipleri ve âlimleridir. Mukaddes Veda kitabını okumak, açıklamak ve diğer Brahma mensuplarına yol göstermek vazifeleridir. İkinci sınıf, Krişnalardır. Bu sınıfa hükümdarlar, racalar ve büyük devlet adamları ve askerler girerler. Üçüncü sınıf Vayansalardır. Bu sınıfa da tüccarlar ve çiftçiler girerler. Dördüncü sınıf Çudralardır. Bu sınıfa işçiler, sanatkârlar vb. girerler. Bu dört sınıftan çıkarılanlara ise parya ismi verilir. Bu zavallıların insan gibi yaşamak hakkı yoktur. Hayvan muamelesi görürler. Dört sınıfa giren insanların haklarına malik değildirler.

 

     
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
   
 
     İnançları:

   

   Tanrı inancı herkese göre değişir. Genellikle yaratıcı tanrı Brahma, koruyucu tanrı Vişnu ve yok edici tanrı Şiva’ya inanılır.

   

   Hinduizm’in ibadet şekillerinde olduğu gibi tanrı anlayışında da farklılıklar vardır. Her birey ve topluluk, tanrıyı kendi kişiliğine ve geleneğine göre tanımlar. Tanrı kimilerine göre korkutucu bir kuvvet, kimilerine göre ise kutsal bir sevginin kaynağıdır. Hindular arasında çok tanrıcılığa inananlar olduğu gibi tek tanrıya inananlar da vardır. Genellikle Hinduizm’de üç büyük tanrı dikkati çeker. Bunlardan birincisi yaratıcı tanrı olan Brahma’dır. İkincisi koruyucu tanrı olan Vişnu, üçüncüsü ise yok edici tanrı olan Şiva’dır.

   

   Hinduizmde yaratıcı Brahma adı verilen tanrıdır. Ayrıca Krişna, Vişnu ve Siva (Şiva) dan teşekkül eden üçlü tanrı inancı vardır. Hinduizmin bu üçlü tanrı inancına Trimurti denir. Bu üçlü inanışın dışında Hinduizmde sayısız denecek kadar tanrılar da vardır. Ayrıca dağlar, ırmaklar ve hayvanlar mukaddes ilahi varlıklar olarak kabul edilir. Hele inek Hindistan’ın en mukaddes hayvanıdır. Çünkü o bütün insan olmayan mahlukların sembolüdür. Onu öldürmek demek, bir Brahmanı öldürmek demektir ki affedilmez. Diğer mukaddes yerler Ganj Nehri ve Benares şehridir. Onlara göre, Ganj Nehri insanın günahlarını temizler. Benares’te ölen, Siva (Şiva) nın inayetine kavuşur.

    Reenkarnasyon, yoga, meditasyon, karma gibi inançları ve kast sistemi vardır.

 
   Reenkarnasyon:

  İnsanın yaşadığı hayata göre ruhun bir bedenden başka bir bedene geçmesidir. Karma inancının bir sonucudur, insanın yaptığı iyi, güzel; kötü ve çirkin şeylerden sonra ruhu bitki, hayvan, insan veya tanrı şeklinde yeniden doğar.

 
    Yoga:

  İnsanın zihinsel, bedensel ve manevi anlamda gücünü bir araya getiren egzersizdir.

 
   Meditasyon:

  Zihni olumsuz düşünce ve anlayışlardan arındıran yöntemdir. Buna bağlı olarak rahatlama yöntemidir.

   
   Karma:

  İnsanın dünyada yaptığının karşılığını göreceği inancıdır. İyilik yapan iyilik, kötülük yapan da kötülükle karşılaşacaktır.

   

   İbadetlerin mühim kısmı kurtuluşu temin eden üç esasta toplanmıştır. 

 

  • Birincisi; güzel amellerdir. (Mesela, ölenler için kurban kesmek, güneşe hürmet etmek, evde devamlı ateş yakmak, doğum, ölüm ve düğünlerde ibadet etmek, mukaddes kitapları okumak.) 

 

  • İkincisi, hakikat bilgisidir. Bütün varlıkların aslı tek hakikattir. Bu hakikate ulaşabilmek için dini bilgileri öğrenmek, rahip olmak ve dünyayı terk etmek lazımdır. 

 

  • Üçüncüsü, tanrı ile beraber olmaktır. Bu da ibadetle olur. Hinduizmde tapınma kişisel olabilir. Buna puja adı verilir. Kurban törenlerine jajna denir. Her kişi için doğumundan ölümüne kadar 12 tören yapılır.

   

  Hinduizm’de Hayatın Dört Amacı

► Dürüstlük
► Helal yollardan kazanmak
► Mutlu olmak
► Kurtuluş

   Ruhun ölmezliği inancı nedeniyle Hindular ölülerini gömmezler. Cesetler yakılarak külleri Ganj Nehri’ne atılır. Bu nedenle Ganj Nehri Hindularca kutsal kabul edilir.

   Hinduizm’de inek kutsal sayılır. Bu nedenle Hindistan Cumhuriyeti’nin anayasasında ineğe saygı gösterilmesiyle ilgili bir hükme yer verilmiştir. İnek, kesilmez ve eti yenmez. O, yer ve gök âleminin anası sayılır. İnek öldürmek, üst düzeyden bir insan öldürmekle aynıdır.

Budizm

  Brahma inanışının değiştirilmiş bir şeklidir. Buda’nın felsefi düşüncelerini kabul edip yolunda yürümektir. 

  Buda, milattan tahminen 560 sene evvel, Hindistan’da Benares şehrinin 160 km kuzeyinde Kapilavastu (Lumbini) köyünde doğmuştur. Asıl adı, Guatama veya Gotama’dır. Buda ismi, ona sonradan verilmiş lakab olup, münevver (aydın), ilhama kavuşan demektir. 

  Buda bir insan, babası ise bir beyliğin hakimi idi. Rivayete göre annesi çeşitli rüyalar görmüş, bunları babasına anlatmıştır. Babası onun bir hükümdar veya ilhama kavuşan bir kimse olmasını istemediği için sarayında muhafaza etmiş, fakat Buda 29 yaşında babasının sarayından kaçmış ve bir ormanda inzivaya çekilerek şiddetli bir riyazet (açlık) çekmiştir. Riyazet ile bir şey halledilemeyeceğini anlayarak, normal hayata dönmüş ve tefekküre (düşünceye) dalmıştır. 

  Nihayet 35 yaşında, Nerancara Nehri kenarında bir incir (bo) ağacı altında oturup düşünürken, zihninin aydınlandığını, ilhama kavuştuğunu söylemiştir. Böylece Guatama Buda olmuş, 80 yaşında ölünceye kadar fikir ve düşüncelerini yaymaya çalışmıştır. Buda, Brahma itikadının (inanışının) bozulduğunu, puta tapmanın yanlış olduğunu söylemiş ve putların kırılmasını emretmiştir. Onu dinleyenler, bu yeni düşüncelere hayran oldular ve arkasından gittiler. Böylelikle Budistlik ismi verilen yeni bir din meydana geldi. Buda, kendisinin ancak bir insan olduğunu söylüyor ve hiçbir zaman ilahlık iddia etmiyordu. Fakat öldükten sonra, talebeleri onu tanrılaştırarak namına mabetler (tapınaklar) kurmuşlar; heykellerini yaparak, tapmaya başlamışlardır. Böylece, Budizmi putperestlik şekline sokmuşlardır. 

  Budistlikte, yani budizmde, tanrı yoktur. Buda, bir nevi tanrı yerine konulmaktadır. Bu tanrılaştırma yüzünden, geçen yüzyılın sonuna kadar Buda, budistlerce tanrı zannediliyor ve dünya yüzünde yaşamadığına inanılıyordu. Ancak, geçen asrın sonunda, onun doğduğu ve yaşadığı yerler bulunduktan ve hayatı hakkında esaslı bilgiler elde edildikten sonra, bir insan olduğu meydana çıktı.

    

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

 

 

1- Hayat, ıstırap ile doludur. Zevk ve sefa, bir hayal, bir aldatıcı rüyadır. Doğum, ihtiyarlık, hastalık ve ölüm de acı bir ıstıraptır.

2- Bu ıstıraplardan kurtuluşa mani olan şey, bilgisizlik yüzünden kapıldığımız hevesler ve ne olursa olsun, muhakkak yaşamak arzumuzdur.

3- Istırabı yenmek için, bütün geçici heveslerle birlikte muhakkak yaşamak arzusunu da terk etmek gerekir.

4- Yaşama hevesinin sönmesi ile, insan rahata kavuşur. Bu hâle "Nirvana" ismi verilmektedir. Nirvana, hiçbir hevesi ve ihtirası olmayan bir insanın, dünya zevklerinden elini çekerek kutsal istirahata kavuşması demektir.

  Buda, insanların saadete kavuşması için, 8 yol tavsiye etmektedir. Bunlar; doğru itikat, doğru karar, doğru söz, doğru hareket, doğru hayat, doğru çalışma, doğru tefekkür (düşünce), doğru muhakemedir.
Buda, Brahma inanışındaki bütün sınıfları reddeder. Brahman sınıfının otoritesini tanımaz ve onlara ayrı bir üstünlük vermez. Bütün insanları eşit sayar ve onlara aynı hakları verir. Brahmanlardaki paryaları bağrına basar. İnsanları kutsal varlık olarak kabul etmez. Aksine, insanların çok kusurları olduğunu ve ancak aza kanaat ederek, kimseye fenalık yapmayarak, oruç tutarak, bu günahlardan kurtulacaklarını telkin eder.

   Temel ahlak ilkeleri:

► Öldürmemek ve canlılara zarar vermemek
► Hırsızlık yapmamak
► Yalan söylememek
► Sarhoşluk veren içkileri içmemek
► Organlarını yanlış yolda kullanmamaktır.

  Budizm’de belirlenmiş bir ibadet yoktur. Din adamları da önemli bir işlevi yerine getirmezler. Ancak tapınaklar vardır.

  Budizm’in kutsal kitabı, MÖ I. yüzyılda Seylan’da yazıya geçirilmiştir. Pali diliyle yazılmış olan bu kitaba üç sepet anlamına gelen “Tipitaka” adı da verilir.

  Budizm kast sistemini reddettiğinden, özellikle aşağı kastlardan kabul edilen Hintliler arasında hızla yaygınlaşmıştır.

Budizmde dört esas vardır:

Caynizm

   Hindistan’daki dört büyük dinden birisi olan Caynizim, yaklaşık M.Ö. 4. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kurucusu olan Mahavira (M.Ö. 599 – 527), Benares’te doğmuş, otuz yaşına gelince ailesini terk ederek rahiplik elbisesini giymiş ve kendini dünyadan soyutlamıştır.

   

   Caynizm daha çok asiller ve halk arasında yayılmıştır. Mahavira 72 yaşında Bihar’da ölünceye kadar doktrinini vaaz yöntemiyle yaymış ve onun ölümü Caynist takvimin başlangıcı sayılmıştır.

   Caynizm’de esas olan ahlaktır. Ahlak ise üç temel ilkeye dayanır. Bunlar; “doğru görüş”, “doğru bilgi” ve “doğru davranış”tır.

 

   Caynizmde herkesin yerine getirmekle sorumlu olduğu beş temel ahlaki kural vardır. Bunlar;

• Hiçbir canlıya zarar vermemek,

• Doğru sözlü olmak ve doğruluktan ayrılmamak,

• Hırsızlık yapmaktan kaçınmak,

• Cinsel ilişkiden kaçınmak veya zinadan uzak durmak,

• Az ile yetinmek ve kanaatkâr olmaktır.

   Caynizme inananlar, ancak kendi dinlerine uyanların ölümsüzlüğüne inanırlar. Onlara göre evren ebedidir, yaratılmamıştır. Cennet ve cehennem vardır. Ayinleri rahip ve rahibeler idare eder. Gösterişli mabetleri vardır.

   Caynizm, Brahmanların etkisine ve bazı Hint düşünce sistemleri­ne karşı olarak ortaya çıkmasına rağmen, Hint düşüncesinin genel çerçevesini ve bazı mabet âyinlerinde Brahmanlartn rolünü kabu! eder. Ahimsa'yı (şiddete gitmeme, öldürmeme) prensip olarak alır; her türlü yaratığı öldürmeyi yasak eder. Bundan dolayı ziraatla uğraşmaz, İş hayatını tercih ederler. Beslenme rejimi, oldukça sıkıdır. Beslenmeleri için biraz meyve ve biraz sebze kâfidir. İyi bir Caynist içtiği suyu, aldığı havayı süzmek zorundadır. Bunun İçin de daima ağzında bir bez taşır, küçük bir canlıyı öldürmemek için yürürken önünü süpürür. 

   

Tanrı Anlayışı, Mezhepleri ve Kutsal Kitapları

   Caynizm, ateist bir din olarak gösterilir. Bu ateizm tanrının varlığını, ruhun ebedîliğini, kurbanın faydasını, kurtuluşun İmkânını İnkâr etmek anlamında değildir. Mahavlra, Budda gibi, tanrı fikri üzerinde durmamış olsa bile, bazı Caynist mezheplerde tanrı inancının varolduğu anlaşılır. Tapınaklarında tanrı heykelleri bulunur. Fakat M.S. XV. Yüzyılda kurulan Sthanakavasi mezhebi, İlk Caynizmin tanrı tanımaz bir karaktere sahip olduğunu savunmaya ve tapınaklardaki heykelleri, resimleri reddetmeye başlamıştır.

   M.Ö. III. Yüzyıldan itibaren rahipler arasında giyinme konusun­daki tartışma, Caynistleri iki mezhebe ayırmıştır: 1) Digambara {hava giyinenler). Bunlar, Mahavira'ya uyarak tamamen çıplak gezerler. Daha sonra Müslümanlar onlara asgari bir elbise giymeyi kabul ettirmişlerdir. 2) Svetambara (beyaz giyinenler). Bu ismi, üzerlerine giydikleri beyaz elbiseden almışlardır.

   Bu iki mezhep arasında doktrin bakımından büyük farklılıklar yok­tur. Yoga'yı uygularlar; Cina, Tirtankara ve "mükemmel azizler"in varlığına inanırlar. Tirtankaraların zamanın her devrinde 24 kadar olduğunu ve Mahavira'nın bunların sonuncusu bulunduğunu kabul ederler.

   Mahavira'nın vaazları önce sözlü olarak rivayet edilmiştir. Daha Sonra toplanan bir konsil, bu vaazların bir kısmını biraraya getirmeyi başarmış, ancak rivayetlerin büyük bir kısmının kaybolmasını Önleyememiştir. Sözlü rivayetlerden kalanlar, Mahavira'nın ölümünden on asır sonra toplanan "Beyaz giyinenler" konsili tarafından "Agama"lar veya "Siddhanta" adlı kitapta bir araya getirilmiştir. Bu kitap "Ganipidaka" diye de adlandırılmaktadır. Bu kitapta, rahiplerin uyması gerekli kurallar, Caynizmin öğretileri ve efsaneleri yer almak­tadır. Hava Giyinenler mezhebi, Beyaz Giyinenlerin bu kitabını apokrif (gayr-i sahih) saymakta ve onu kabul etmemektedir. Onlar, Caynistlerin bütün kitaplarının Hint filozofu Şankara tarafından yok edildiğini İddia etmektedirler. Kaybolan kitapların yerine, büyük üstadlarından dört kişilik bir grubun meydana getirdiği bir eseri koymaktadırlar. Bu kitap Caynistlerin kâinat tasavvurlarını, felsefelerini, ahlâk ve İbâdet hakkındaki görüşlerini ihtiva etmektedir. Bu kitapların sayısız tefsirleri olmuştur. Bu iki mezhebin sahih kabul ettikleri kitaplardan başka, pek çok İlahiyat, hikâye ve ahlâk kitapları da bulunmaktadır.

Ahlâkî Prensipler,Kurtuluş ve  Hidâyet Doktrini

   Caynist ahlâk prensibi, Mahavira'ya dayandırılan kutsal metinler­de yer almaktadır. Ahlâkî kurafiar rahip olmayanlarda bile oldukça sert­tir. Bu kurallar şu beş esastan ibarettir: Öldürmemek, yalan söylememek, hiçbir şekilde çalmamak, mümkün olduğu kadar cinsî münâsebetten kaçınmak, asgarî bir mal ile yetinmesini bilmek. Zühde götüren diğer hususlar İse, daha ziyade rahip ve rahibeler içindir. Bun­ların çoğunluğu manastırlarda yaşamaktadır.

   Kendi inançlarını yayma çabası göstermeyen Caynistler, dürüstlüğe ve sade bir hayat yaşamaya büyük özen göstermektedir. Caynizmin gaye ve hedefi, ruhu doğumla ölüm arasında cereyan eden bağdan, karma'dan kurtarmak ve nirvana'yâ ulaştırmaktır. Ancak bütün ruhlar bu hedefe ulaşamaz, doğumla ölüm çemberinde ebediyen döner durur. Bunun yanında özel kabiliyete sahip ruhlar, sayısız vücutların sonunda nirvana'nın sükûnetine girebilir. Bunu gerçekleştirebilmeleri için karma maddesinin ruha nüfuz etmesini önlemeleri; ruhtaki mevcut karma'yı imha etmeleri gerekir. Karma'ya karşı kendini koruma, yukarıda bahsedilen beş yasağa uymakla olabi­lir. Bu beş yasağa uymak; sıkı bir disiplin, güçlüklere sabır, nefsin öldürülmesi, tahsil ve murakebe ile sağlanır. Kısacası sıkı bir züht hayatına girenler, dünyayı tamamıyla terkedebilen rahip ve rahibeler, ruh göçünden kurtulup nirvana'ya ulaşabileceklerini ümit edebilirler.

   Caynistlere göre, bu dine uyanlar ölümsüz ve ebedîdirler. Bu âlemin kurucusu yoktur. Âlem ebedîdir ve yaratılmamıştır. Onun cen­netleri ve cehennemleri vardır. Cennetler, tanrıların yeridir. Cehennem­ler, Tirtankaralar ve kurtuluşa ulaşmış hayat cevherlerinin bulunduğu âlemin en üst bölümüne göre çok aşağıdadırlar. Tekrar bu dünyaya gelme zahmetinden kurtulmuş olanlar, gökler âlemi üzerinde bir başka âlemde bulunurlar. Ortada, üstteki cennetler ile alttaki cehennemleri ayıran, insanlar, hayvanlar gibi varlıkların meskûn oldukları bölge yeralır. Canlı varlıKlar, sahip oldukları duygulara göre sınıflandırılır.

 

 

   

   Caynistler, güzel mabetler inşa etmişlerdir. Caynist cemaatin ida­resi, rahip ve rahibelerin elindedir. Önceleri gezici zahitler olarak yaşayan rahipler, daha sonra manastırlara yerleşmişlerdir. Kutsal yazılan okuyarak, ruh ve bedenlerini terbiye ederek vakitlerini geçirirler. Rahipler gibi halk da, günlük belirli ibâdetleri yerine getirir. İbâdet esnasında Tirtankaralarla ilgili ilâhiler söyler, tefekkür eder, tövbede bulunur, belirli hareketleri yerine getirir, hiçbir canlı varlığı incitmemeye gayret ederler. Bunun için nebatî gıdalarla beslenir, sarhoş edici içkiler kullanmazlar. Bütün hayvanların tedavi edildiği hastahaneler vardır. Dindar Caynistler, açlıktan ölmeye büyük önem verirler.

Semada pek çok tanrının bulunduğuna; fakat onların da ruh göçüne mahkûm olduğuna, insanlara kurtuluş yolunda yardımları olamıyacağına inanırlar. Bununla beraber Caynist mabetlerde bulunan-heykeller takdis edilir. Önlerinde ilâhiler söylenir. Onlara meyve ve seb­zeler sunulur. Önlerine lambalar ve tütsüler konur; putları yıkanır, yağlanır ve çiçeklerle süslenir. Tirtankaraların yaşadıkları kabul edilen yerler ziyaret edilir; dünyevî istekleri için onlara ve tanrılara duada bulu­nulur. Bazı Caynistler, Hindu tanrılarına bile dua ederler. Mabetlerinde-ki ibadetler, rahipler tarafından değil, halk tarafından idare edilir. Hin-duizm'in din adamı olan Brahmanlar, ücretle Caynist mabetlerde çalıştırılır.  

 Âyin ve İbadet

Sihizm

   Sihizm, MS. XVI. Yüzyılda Guru Nanak tarafından Hindistan’da kurulmuştur. Hinduizmin yozlaşmasından memnun olmayan Nanak, sonraları islam Dini ile tanışmış ve tevhit gibi bazı prensipleri Hindu inançları ile harmanlayarak yeni bir din kurmuştur.

   “Sihizm” kelimesi, Sanskritçe “öğrenci, mürit, talebe” anlamına gelen “sikkh” kelimesinden türetilen “sih” sözcüğünün bir türevidir. Sihizm ise, “Sih inancı” veya “Sih dini” olarak anılıyor. Bu inancın öğretilerine inanan ve uygulayan insanlara da “Sih” deniyor. Guru ise, “öğretmen, öğretici, üstat” gibi anlamları olan bir kelimedir.

   

   Guru Granth Sahib Nedir?

   Sihlerin “sonsuz guru” olarak kabul ettikleri Guru Granth Sahib, Sih öğretisinin ebedi gurusudur. 1708 yılında Sihlerin onuncu gurusu Guru Gobind Singh tarafından “son guru” olarak ilan edilmiştir. Guru Singh, ölmeden önce Guru Granth Sahib’i, “gelecek guru” olarak görmelerini ve buna göre davranmalarını istemiştir. Bu sebeple Sihler için “yaşayan guru” olduğuna inanılır. Granth, Pençap dilinde “kitap”; sahib, Hintçe ve Arapçada “efendi, usta” anlamındadır. İçeriğindeki bütün öğretilere “Gurbani” adı verilir. Sihizm’in kurucusu Gugu Nanak, Gurbani’nin “doğrundan Tanrı’dan gelmiş bir vahiy” olduğunu ileri sürmüştür.

   Guru Granth Sahib, 1430 sayfadır. Sih tapınaklarında taht gibi bir yerde süsler arasında bulunur. Tahtta süsler içinde yer almasının sebebi, “krallara gösterilen saygı geleneği” gereğidir. Sihizm’i kuran ve geliştiren guruların öğretilerinin yanında, farklı inançlardan öğretiler ve metinler de barındırır. Örneğin; bazı Sûfi, İslam şeyhleri ve Hindu şairlerinin öğretileri yer almaktadır. Guru Granth Sahib’de “sonsuz özellikleri olan ve her yerde var olan Tanrı” öğretisi birçok yerde ifade edilir. “Adi Granth”, çoğu zaman Guru Granth Sahib ile karıştırılır. Adi Granth, Guru Arjan tarafından 1604 yılında derlenmiş öğretilerdir ve Guru Granth Sahib'in sadece küçük bir kısmını içerir.

   

    Sihler Neye İnanır?

   Sihizm, her yerde, her zaman var olan ve sonsuz özelliklere sahip tek bir Tanrı’ya inanmayı ilke edinir.

Kutsal kitabı Guru Granth Sahib, Tanrılarının adı ise Waheguru’dur.

   Sih inancına mensup insanlar, tek tanrıya inanır. Sihlerin kutsal metinleri de “Tek Yaratıcı” sözcükleri ile başlar. Sihizm’in kutsal saydığı öğretilerin yer aldığı kitap “Guru Granth Sahib”teki öğretilere inanarak, uygulamak zorundadırlar. Sihler, her zaman var olan sonsuz özelliklere sahip Tanrı’ya inanırlar. Tanrı’ya herhangi bir insan formu veya cinsiyet atfetmezler. Sihler, Tanrı’ya “Waheguru” adını verirler. Herkes, Waheguru’nun erkek ve kız evlatlarıdır. Bu inanç, Hıristiyanlıkla benzer yönüdür. Bütün insanları hiçbir din ve ayrım gözetmeksizin eşit görürler. Tüm insanların ve yaratıkların haklarını korumak için savaşmak zorunda olduklarına inanırlar. Sihler, sonsuz iyimser ve neşeli ruh hali olan Charhdi Kala’yı sürdürmek için çalışırlar. Aynı zamanda reenkarnasyona da inanırlar ve öldükten sonra ruhun farklı bedenlere geçtiğini düşünürler. Ruhların bu göçü, bağımsızlık ve özgürlük içindir. Sadece Sihlerin değil, farklı inançlar ve dinlerin de kurtuluşa erebileceklerine inanırlar.

   Sihlerin mücadele etmekle sorumlu oldukları beş kötülük vardır. Bu kötülüklerle mücadele için de beş erdemi kullanırlar. Bu kötülükler şunlardır; ego ve benlik (ankhar), öfke (krodh), hırs (lobh), maddi bağlılık (moh) ve şehvet (kam). Erdemler ise, memnuniyet, hayırseverlik, şefkat, olumlu tutum ve tevazudur.

 

   Sihlerin inanmak zorunda oldukları sekiz başlıkta değerler de vardır:

 

  • Tanrı katında herkes eşittir.

  • Bütün yaratıklar Tanrı’nın ruhuna sahiptir; bu sebeple her yaratığa saygı duyulmalıdır.

  • Herkesin yaşama hakkı vardır.

  • Kişi, davranışları ve hareketleri doğrultusunda kurtuluşa erişilebilir.

  • Aile yaşamı önemlidir ve teşvik edilir.

  • Hayatlarının ve kazançlarının yüzde 10’u diğer Sihler ve Tanrı hizmeti için kullanılmalıdır.

  • Tanrı’dan gelen iyi veya kötü her türlü olayı kabullenmek gerekir. İyi ve kötü olayları aynı şekilde değerlendirebilecek şekilde kişilik geliştirilmelidir.

  • Hakikat, tefekkür, memnuniyet ve naam, hayatın dört meyvesidir.

  • Sihizm’de sekiz davranış ise yasaklanmıştır:

  • Batıl inançlar, sünnet olmak, hacca gitmek, oruç tutmak, nehirlerde yıkanmak, putlara tapınmak “mantıksız” ve Sihlerce anlamı olmayan ayinlerdir.

  • Maya, yani maddi bağımlılık; maddi şeylerin biriktirilmesi, materyallere aşırı bağlılık anlamsızdır; zira ölürken mallar dünyada kalacaktır.

  • Sati, yani yaratıkların kurban edilmesi yasaktır. Dulların kendilerini ölmüş kocalarıyla birlikte yakması, küçük veya büyük baş hayvanların kurban edilmesi yasaklanmıştır.

  • Sihler, aile düzeni olmayan yaşam tarzını benimsemez. Münzevi, keşiş veya yogi hayatı yaşamak uygun değildir.

  • Övünmek, gıybet, yalan söylemek gibi gereksiz konuşmalar yasaklanmıştır.

  • Sarhoşluğa yol açan maddeler yasaktır. Alkol, uyuşturucu maddeler, tütün ve diğer benzeri mest edici, sarhoşluk veren maddeler kullanılamaz.

  • Dini görevleri yerine getirmek için bir ruhban sınıfına veya herhangi bir din görevlisine, rahibe gerek yoktur.

  • Sihler, önyargılı davranamaz. Kast, ırk, sınıf, cinsel yönelim veya cinsiyet ayrımı yapılamaz. Ayrımcılık ve adil olmayan davranışlar reddedilir.

   

 

 

     Sihizmin bazı inançları şu şekildedir:
  • Eşitlik: Tanrı katında tüm insanlar eşittir.

  • Tanrı’nın ruhu: Tüm yaratıklar Tanrısal ruhlara sahiptirler, bu nedenle de uygun şekilde saygı görmelidirler.

  • Kişisel hak: Her kişinin yaşama hakkı vardır.

  • Davranışlar: Kurtuluş kişinin, Tanrı’nın hatırlanması gibi güzel hareket ve davranışları doğrultusunda elde edinilebilir.

  • Aile hayatı yaşamak: Bir aile olarak yaşanması teşvik edilir.

  • Paylaşım: Sihler kazançlarının en az %10’u ile çalışmalarının %10’unu diğer insanlara bağışlamak suretiyle Tanrı hizmetinde kullanmak zorundadırlar.

  • Tanrı’nın takdirini kabullenmek: Tanrı’nın takdir ettiği her türlü olayı (iyi veya kötü) kabullenebilmek.

  • Sihlerin çoğunluğu, Hindistan’ın Pencap eyaletinde yaşar.

  • Sih erkekler ve bazı Sih kadınlar, uzun saçlarını kapayan şekilde sürekli olarak türban takmalarından tanınabilirler.

   Sihizm’de Kuralları ve İbadetleri:

   Sihler, sabah güneş doğmadan meditasyon yaparak dua ederler. Belirli bir ibadet günleri, hac, oruç ve kurban gibi düsturları yoktur. Her gün önemli beş objeyi taşımak zorundadırlar. “5K” veya “Kakkas” olarak adlandırılan bu objeler; Keş (saçın uzatılması), Kanga (tarak), Kara (çelik bilezik), Kirpan (hançer) ve Kaça'dır (alta giyilen bir tür kısa şort). Sihlerin bu zorunlulukları, bazı ülkelerde sorunlarla karşılaşmalarına yol açmaktadır. Hindistan’da bütün Sihler, inandıkları gibi giyinerek kamu kurumlarında çalışabilir. “Kakkas” kuralını tam olarak yerine getirmeyen kişilere “Sahajkari” adı verilir. Sihler ölen kişilerin cesetlerini genellikle yakarlar. Bazı Sihler ise ölülerini gömer. Yakılan cesetlerin külleri akarsuya atılır. Sihler için Guru Nanak’ın doğum günü 15 Nisan ve Guru Arjan’ın Moğollar tarafından öldürüldüğü gün kutsal günlerdir. Yıllık olarak anma düzenlenen bu günlere “Gurpurb” adı verilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                 

                                                   

                                                (Altın Tapınak; Sihler için en önemli kutsal tapınaktır.)

 

   
  Sihlerle İlgili Bazı Terimler:

 

  • Kirat Karo: Tanrı'yı hatırlayarak, dürüst kazanç elde etmek ve emek.

  • Naam Japna: Sihizm’deki Tanrı "Waheguru" adına ibadet veya meditasyon.

  • Naam Simran: Sabah erken saatlerde meditasyon ve dua.

  • Vand Chakkna: İhtiyacı olanlarla paylaşmak.

  • Langar: İhtiyacı olanlara bedava yiyecek vermek. Zamanın yüzde 10’unda iyilik için çalışmak.

  • Dasvand: Kazancın yüzde 10'unu bahşetmek.

  • Amrit Sanchar: Sihlerin vaftiz töreni.

  • Paath: Guru Granth Sahib’in veya günlük duaların okunması.

  • Nitnem Banis: Günlük beş duaya duyulan ihtiyaç.

  • Mala: İbadet boncukları.

  • Kirtan: Kutsal şarkı veya ilahi.

bottom of page